Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

VAR OLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Parkta bir bankta oturuyorum.

Kuşlar havada süzülerek parkta oyun oynayan çocukların sağına soluna konuyorlar.

Çocuklar topun peşinde koşmadan önce hangi taraf kale olacak topa ilk kim vuracak onu tartışıyorlar.

Çok ciddiler..Kurallar önemli

Biri topa havaya doğru bir tekme savuruyor ve oyun başlıyor…

Onlar topun arkasında koşma telaşındayken hayat yanlarından akıp geçiyor, sıkışan trafikten gelen korna sesleri market torbalarını elinde,kafasında bin bir düşünce evlerinin yolunu tutanlar…Sırt çantasın yüklenmiş elinde gitar okuldan kursa yetişenler, durakta arkadaşını bekleyenler, metroya el ele koşanlar …

Hayat tüm hızıyla devam ediyor…Parktaki çocuklar ise  kırmızı yuvarlağın peşinden koşuyorlar…

“Hepimiz için de böyle değil mi?” diye düşünüyorum. Bazen varoluşumuzla  iletişimimiz o anda kovaladığımız kırmızı yuvarlak bir top kadar.  O top bizim için neyi simgeliyorsa o topu kaleye gönderme peşindeyiz

Amaçlarımız..

Varılacak Hedeflerimiz..

Hayatla kurduğumuz ilişki şeklini düşünüyorum; kazanmayı kaybetmeyi, birlikteliği ve ayrılığı  bazen kavramlara ve durumlara nasıl takılıp kaldığımızı…

Biz de çocuklar gibi yaşadığımız oyunun  heyecanına kaptırıp gidiyoruz hayatın içinde

Hangisi sahici?  Kuşlar gibi  konup havalanıyorlar oyun sahamıza ve hayat akıp gidiyor…

Kanat sesleri beni düşüncelerimden ayırıp  kendime getiriyor.

Peki ya kazanmak, kaybetmek diye bir şey yoksa geriye ne kalır o andan başka top oyunundan?...

Kuşlar havalanıyor kalbimden

Hafifliyorum!

Sadece var olduğumun farkına varıyorum…

Şehime Gül Gözen

/Nisan 2018

Yuvaya Yolculuk Dergisi Mayıs ayı yazısı