Buradasınız
Bazen elimizde anahtarlar bir kapının eşiğinde durup, o eşiği atlamakla atlamamak arasında kalırız. Karar vermekle, vazgeçmek arasındaki o incecik çizgi... Şimdiye kadar yaşadığınız hayat o eşiğin arkasında kalacaktır. Alışkanlıklarımız, bağlandıklarımız, bağımlı kaldıklarımız... Bir adım ötesi farklı bir dünyanın kapısıdır. Bir adım öne ya da geriye... Matrix filminde, anahtarcının odası hayatın sonsuz olasılıklarını bir çırpıda anlatır. O oda, binada gizli bir yerdedir tıpkı hayatımızda ki gibi. İçinde de sayısız anahtar vardır, tıpkı yaşayabileceğimiz olasılıklar gibi... Günlük rutinin içinde sonsuz seçim hakkımız olduğunu unuturuz. Farkına vardığımızda da biraz tedirgin olur ve önce duraksarız. Olasılıklar içinden birini seçmek diğerlerini geride bırakmaktır çünkü... Yeni bir başlangıcın telaşı, heyecanı ve iç ürpermesiyle, geride bıraktıklarımızın hüznü bir aradadır. Seçim yapmak özgürlüktür, farklı bir hayata adım atmak özgürlük... Yine de anahtarı seçip kapısını açmak istediğimiz o yeni hayata doğru ilerlediğimiz koridorda, önümüze zihnimizin bariyerleri çıkabilir. Aslında hepsi o kapının ardındaki yeni bir başlangıca duyduğumuz isteğe ve gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimize olan inancımızla ilgilidir. Bazen heves ettiğimiz gerçekten istediğimiz değildir bazen istesek de zihnin korku bariyerlerini aşmak zorlayabilir... İstediğimiz hayat, yeni olasılıklar kapının arkasındadır, alıştığımız hayat zihnin bildiği güvenli alan koridordadır. Bazen bir ayak eşikte, diğeri koridorda beklemek ise nafile çabamızdır. Bir süre sonra dengemiz bozulur. Eğer o seçim kalpten geliyorsa içimizdeki korkuya ve heyecana rağmen bir tek ses yükselir "Hadi Artık Çevir!"