Buradasınız
IŞIKTAN İPLİKLER
“Hayata Dokunan Hikayeler “-4-
“Ben kimseden daha iyi dans etmeye çalışmıyorum sadece kendimden daha iyi dans etmeyi deniyorum ” Michail Baryshnikov
İnsanı merakının, tutkusunun eğittiğini düşünüyorum. Onun izinde giderken hem kendisi hakkında hem hayat hakkında bir çok şey öğreniyor. Kendi yapı taşlarını tanıyor ve hem kendisini hem de hayatını tekrar dizayn edebiliyor. Tutkusu kendi içinde onu uçlardan alıp dengeye getiriyor. Uçlarda gezdiğinde yapmak istediklerinden de uzaklaştığını fark ediyor. Bu yüzden tutkunun ve onun yarattığı merakın insanın kendisini ve çevresindekileri geliştirmek için verilmiş en kıymetli hediye olduğunu…
Aşağıda okuyacağınız dansa tutkuyla bağlı Ilgaz ve Gürkan Görmez’in hayallerini İzmir Dans Atölyesi ile gerçek kılma hikayesidir. Onların hayalini gerçek kılması, birçok kişinin tutkusu için hayal kurmasına da sebep olacaktır.
Niyetim bu hikayelerin bir gün bir radyo programında can bulması ve başka hikayelerle birlikte ışıktan ipliklerle dokunmasıdır.
TUTKU
Küçük kız İzmir Dans Atölyesi’nin bekleme salonunda seçme sırasının gelmesini beklerken ayaklarını heyecanla sallıyordu… Ayakları bekleme salonundaki koltuktan yere değmiyordu. Ayağındaki ayakkabılara baktı ve dudağını ısırıp parmaklarını bir aksilik çıkmaması için çapraz yaptı.
Maya, elinde isim listesi atölyenin bekleme salonunda içerideki seçmelere gireceklerin isimlerini sıralamadan önce, dans seçmelerini bekleyen küçük kızın heyecandan kızarmış yanaklarını ve yüzündeki endişeyi görünce gözü ona takıldı.
İki yıl önce o koltukta oturmuş kendi bekleyen halini hatırladı…Şimdi üstünde siyah dans eteği, sımsıkı başının üstünde tutturulmuş topuzu ve dans ayakkabılarıyla gelenleri karşılayarak seçme öncesinde ısınmalarına yardımcı oluyordu.
İzmir Dans Atölyesi’nin seçmelerine gelirken, evden geç kalmamak için telaşla çıkmışlardı. O kargaşa içinde annesiyle takım aldıkları babet spor ayakkabılarından annesine ait olanı giymişti. Ayakkabılar ayağına iki numara büyüktü, değiştirmek istemişti ancak eve geri dönecek vakitleri yoktu.
Seçmelerde bekleme salonundaki alanda yer kalmadığı için koltuğun yanında yerde, yaşça ondan daha büyük sarışın bir genç adam oturuyordu.
Kızın arada kaçamak bakışlarla giriş kapısına göz attığını gördü. Aklını okumuş gibi,
“Sakın!” dedi “Kaçmayı düşünme az sonra bizi seçmeye alacaklar ve her şey güzel olacak! ”
Kız gülümsedi bu söz onu cesaretlendirmişti
Öfleyerek göbeğine baktı, pişmanlıkla, “Ya uygun bulmazlarsa! Dün akşam yediğim pizzayı yemeseydim daha çok yüzseydim…” diye içinden geçirdi. Seçmeler Eylül başındaydı ve yazı hareket etmeden geçirmişti…
İçerden dansçı eteği giymiş onun yaşlarında topuklu ayakkabılar giymiş kızlar ve siyah pantolonları ile genç delikanlılar çıkmıştı… Kendine güveni sanki daha seçmeler başlamadan sınanıyordu tekrar kapıya bakıp, “Acaba girmesem mi?” diye düşünmüştü , “Ya beğenmezlerse! “ ayakkabılar da büyüktü ayağına…
Annesi ilerde ünlü bir dansçı olduğun da bu ayakkabı hikayesini anlatabileceğini söylemişti
Anlatabilir miydi gerçekten?...
Yanında oturan genç adamın sesini duymuştu o an, “Vazgeçme! Bak ben Karşıyaka’ya Manisa’dan geliyorum arabam yok ve otostopla geldim gerçekten istiyorsan yaparsın” demişti
Kendisi üniversiteyi bitirmiş, çeşitli dans kurslarına gitmiş ancak istediği gibi bir kurs bulamamıştı. Hayali ilerde yurtdışında ünlü bir okulda dans etmek ve eğitmenlik yapmaktı… Kendi mesleğini devam ettirmek istemiyordu, ruhuna dans etmek iyi geliyordu.
Maya, içeriden gelen sesle anılarından uzaklaştı …Bekleme salonundaki küçük kızı yanına alıp “Kaygı duymana gerek yok çok eğleneceğiz” diyerek onu iki yıl önce seçmelerde yerde yanında oturan Emre abisi ile birlikte ısınma hareketlerini göstermek için içeriye aldı.
O sırada içeriden üstünde dans kıyafetleri olan kumral uzun saçlı hoş bir bayan çıktı çocuklar ona Goşi diye sesleniyordu…
****************************************************************************
Ankara ‘da lisede okurken ODTÜ’ de ki Eşli Danslar Topluluğu’nu duymuştu, hayali biyoloji okumaktı. ODTÜ’de dans kulübü olduğu için sınavlarda ODTÜ biyolojiyi yazdı ve kazandı. O yıllarda televizyon da saatlerce yayınlanan dans yarışmalarını hayranlıkla izlerdi
Üniversiteye kaydını yaptırdıktan sonra ilk işi Eşli Danslar Topluluğu’na kayıt olmaktı…
İçine kapalı bir öğrenciydi topluluğun seçmelerine giderken arabası bozuldu ve “Tamam gitmiyorum! demek ki gitmemem gerekiyormuş” dedi ama annesi kendi arabasını vererek neredeyse zorla onu seçmelere göndermişti. İlk kez dans etmek için sahneye çıktığında da kızındaki değişimi görüp göz yaşlarına hakim olamamıştı…
Dans tutkusu başladığı gibi devam etti. Eşi Gürkan ile eşli danslar topluluğun da tanıştılar Bir yandan okurken diğer yandan dans onların kendi masraflarını karşılar ve kazandırır hale gelmişti. Üniversite yıllarını yüksek lisans ve doktora takip etti -Doktora konusu; okul dışı alanların motivasyona etkisiydi Hayatındaki tüm noktalar ileride birleşecek, doktora konusu açacakları dans okulunda da ona yardımcı olacaktı.- Dans eğitmenliğine başladılar sonra antrenörlük ve ODTÜ spor okulunda altyapı antrenörlüğü geldi
Dans her şeyden önce disiplinli ve iyi bir sporcu olmayı gerektiriyordu…
Gürkan Metalurji ve Malzeme Mühendisliği okumuş sonrasında hedefleri doğrultusunda Beden Eğitimi Bölümü’nde spor yöneticiliği yüksek lisansı yapmıştı.
Okul açma fikri hep vardı… hem üniversitenin yönetimine her sene dert anlatmaktan yorulmuş hem de kendi sporcularını yetiştirmek, büyüdüklerini, dereceler kazandıklarını görmek istemişlerdi… Hedefleri uluslararası başarı kazandıracak milli dans sporcuları antrenörleri, hakemleri yetiştirmekti
Goşi ve Gürkan ailelerinin, arkadaşlarının desteğiyle hayallerini gerçekleştirmek üzere İzmir’in yolunu tuttu. İzmir’ e duydukları sevgi oğullarına da İzmir ismini vermelerine sebep oldu.
İzmir’e İlk geldiklerinde bir avuç öğrencileri vardı, yine de hem sporu tanıtmak hem de daha çok insan ulaşmak için bir yarışma yapmak istediler Gürkan’ın deyimiyle, “dans yarışması yapmak nefes almak kadar doğal, olması gereken bir süreçti.”
İlk planladıkları küçük bir spor salonunda bir yarışma yapmaktı…Bu teklifi öğrencilerinin aileleri ile paylaştılar aileler itiraz etti… Goşi ve Gürkan’ın dansa olan tutkusu çocuklara geçmi,ş bu duygu hepsini görünmez ışıktan ipliklerle birbirine bağlamıştı. El birliğiyle ilk yıl Kaya Termal de ikinci yıl daha kapsamlı ulusal İda Cup’ı Mustafa Kemal Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirdiler ve Türk Dans Federasyonu’ndan en iyi organizasyon ödülünü aldılar.
Goşi ve Gürkan’a “Bütün çocuklarımızın idolü ileride sizler gibi olmak, sizlerin idolü kimler?” diye sorduğum da Gürkan ; Fransız dans eğitmeni Frank Bragbour’ u çok beğendiğini söyledi. “Rus Hocaların sert disiplinin aksine işini tutkuyla yapıyor aklına geleni hemen uygulamaya sokuyor”dedi.
Goşi’nin en sevdiği eğitmen Joanne Wilkinson, “Hiçbir şeyi geçiştirmiyor para kazanıp gitme derdinde değil, makya,j saç,kostüm performans… Her şeyi bir bütün olarak ele alıyor ders saatine asla bakmaz ve işini tutkuyla yapar” dedi.
Aslında anlattıkları öğretmenler kendilerinin birer aynasıydı…
Unutamadıkları dansçı olarak katıldıkları anılarını sordum;
Gürkan, “Çek Cumhuriyeti’nde Prag da gerçekleşen dans yarışmasında sahneye bir hayal gibi çıktığımı hatırlıyorum” dedi “ve gerisini hatırlamıyorum. Aşırı stres ve yorgunluk vardı. Bir daha hiçbir yarışmaya böyle çıkmamaya karar verdim. O anın keyfini çıkarmayacaksam hiçbir anlamı yok! İyi dans etmek keyif almakla mümkün”
Goşi, “Almanya Pforzheim’ da ki yarışmada bir an her şey o kadar hızlandı ki ben vücudumdan ayrıldım ve kendimi dışarıdan seyrettim. Herkes çok hızlıydı oysa benim dans eden bedenim pistte yavaştı... Çok kötü olduğumu düşündüm ve selam vermeden sahneyi terk ettim. İkinci heat de sahneye çıkamadım” dedi. “ Yarışma sonrasında olayın üstüne Gürkan’la konuştuğum da kendi kendimi olumsuz şekilde düşünerek durdurduğumu fark ettim. Daha sonraları yarışmalarda sahneye çıktığım da elimdekinin en iyisini ortaya koyduğuma inanarak dans ettim ve bu bana çok iyi geldi” dedi.
İzmir Dans Atölyesi’nin iki genç kurucusu Goşi ve Gürkan Görmez ‘in tutkuları dans…Aynı tutkuyu paylaşan bir sürü çocuğu genci ve aileyi bir araya getirdi.
Okullarda bir sürü bilgiyle karşılaşıyoruz ancak yaşam dersleri gerçekten tutkuyla yaptıklarımız da karşımıza çıkıyor. Gelecek nesiller de özgüveni yüksek kendini ifade edebilen saklanmak yerine görünür olmayı seçenleri yetiştirmekte onların ve onlar gibi tutkuyla çalışanların payları büyük. Dans hayallerini gerçek kılmak isteyenleri dansçı ve/veya eğitmen olarak yetiştirerek onlara olanak tanıyorlar.
Bir gün Dünya Dans Federasyonu’nun düzenlediği yarışmada kürsüye yürüyen başı dik Türkiye’den bir çift gördüğüm de bileceğim ki, onların alın teri sevgisi ve tutkusu o kürsüye yürüyen çiftin her adımın da saklı…
Ilgaz’a neden Goşi diyorlar diye merak ediyorsanız bu hikayede ve bu ailede olmayı da merak ediyor olabilirsinizJ Bunun için İzmir Dans Atölyesi’ne ulaşmanız yeterli
Şehime Gül Gözen
21 Eylül 2017