GEZİ BEŞ YAŞINDA

 

İstanbul da avukat arkadaşımın attığı twitt i gördüm “biz burada zıplıyoruz neredesiniz?”

Biraz sitemkar …

“Biz Taksim parkındayız siz NERDESİNİZ? “

“İzmir de biz de sallanıyoruz” diye cevap attım.

Şaşırdı…

“Takip ediyor musunuz? “dedi

“Evet “dedim

“Sabaha karşı çadırları ateşe verdiler insanları kollarından tutup iteklediler gördün mü?”

 “Ben burada sadece bir avuç insan bağırıyoruz zannediyorum”  dedi peşi sıra “Keşke birlik olsak!” “ben de aynı dilekteyim” dedim.

Akşam bu konuşmadan sonra eve döndüm bilgisayarı açtım

Okan Bayülgen parkta toplanan gençlere kitap okuyordu

Toplananlar, kurulan polis barikatının içinde onu dinliyordu …

Bir ağacın gövdesinde birleşen insanlar insanlar insanlarr…

Sonra hayatımda gördüğüm en güzel görüntüler gelmeye başladı

Şarkı söyleyenler, polise kitap okuyanlar,

Barikatları el ele aşan bir sürü güzel yürek…

Bu güzellik arttıkça polisin şiddetti arttı

Biber gazları, su püskürtenler

Biber gazından etkilenmesinler diye yürüyenler için pencere önüne limon ve su bırakan teyzeler

Ters çevrilmiş çöp bidonlarının arkasında polise karşı duranlar

Başka bir kare daha  geldi

Gezi parkını bekleyenleri kovalamaktan yorulan polis ağacın gölgesinde dinleniyordu

Bir gün  sen de hatırlayacaksın yazıyordu karede…

Yürüyen şarkı söyleyen dans eden yüzler, binler …

O gecenin sabahında Ankara’dan bir arkadaşım aradı

“Yeni uyandım da yeni arayabiliyorum “dedi

“Nasıl uyuyabildin ki dedim dün akşam?”

Sonra anladım ki sosyal medyayı  takip etmeyenler uyuyordu

Onlar için hayat aynı minvalde gidiyordu.

CNN penguen belgeseli yayınlıyor

Diğer kanallar hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu

Basın mute modundaydı …

Evlerde ışıklar yanıp sönüyor

Tencereler çalınıyordu

İstanbul’daki ruh İzmir e geldi

Bir komşum Alsancak ta çadır kuran gençlere yemek taşıyordu.

Polis tomalarla geldiğin de biber gazından kaçmak ve gözaltına alınmamak için insanlar dar sokaklar da sıkıştıkların da kendilerini camları kırıp dükkanlara atıyorlardı…

O kargaşada biber gazı gözüne geldi retina yırtıldı,

Ertesi gün gitti retinayı diktirdi

İki gün sonra elinde yemek tenceresi yine oradaydı

Eşi arkasından “Allah ıslah etsin!” diye bağırıyordu

O da sektirmeden cevaplıyordu  “Seni de !”

Direklerin tepesinde Karşıyaka Göztepe takımlarının formalarını giymiş çocuklar birlikte..

Çocuklar diyince içim cız ediyor, boğazıma bir yumru tıkanıyor…

Kanadı kırılan, canımızdan can koparan daha henüz yeşermişken daldan koparılıp alınan çocuklar …

Gezi parkında ki iki ağaç

Bizi birleştirdi içimizdeki mizahı, sanatı, aşkı ortaya çıkardı

O’cu bu’cu değildik

Bir ağacın gövdesinde birleşmiştik …

Kökenimiz, dinimiz, dilimiz, yaşımız, cinsimiz fark etmezdi… Taksim de binler yürüyordu sadece ülkenin değil dünyanın her yerinden destek mesajları yağıyordu…

Sonra ne oldu ?

Kimine göre  hava güzel diye çoğalan romantik bir hareketti

Kimine göre doğru organize edilememişti

Tek gözüken şuydu ki ; İstersek çok güzel oluyorduk !

İçimizdekini yeşerttik ,gencecik dallarımızı kırdılar…

Ama bir kere HATIRLADIK!

Biz AĞACIN Ta KENDİSİYDİK.

 

Şehime Gül Gözen

29 Mayıs 2018