CEBİMDE KELEBEKLER

 

Bu yazıyı yapmak istediklerini erteleyen ve her şeyin mükemmel olmasını bekleyenler için yazdım.

Ben de o bekleyenlerdendim… YAZABİLMEK için…

Şimdiye kadar kaç kitabın çıktı diye sorarsanız?  Hiç.

Neden?

Çünkü hep  çok meşguldüm. Üniversiteden mezun olmakla, işe girmekle, çalışmakla, evlenmekle boşanmakla, çocuk büyütmekle, annemle, marketteki rafların önünde fiyatları hesaplamakla…Geleceğim hakkında kaygı duymakla, gelen ekstre borçlarına yutkunmakla…. Hayatıma hayıflanmak ve olmayan desteğe ağlamakla…Odağımı  yaşam gailesi kaplıyor ruhum bir şeyi ıskalayarak geçtiğimin sinyalini veriyor  her şey beni sıkıyor ben çözümü dışarıda arıyordum…

Bir rüyamı hatırlıyorum Okan Bayülgen’ in programına konuk oluyordum seyircilerin arasındaydım. Anfi  tiyatro gibi bir yerdeyiz dönüp soruyor “Kim yazmak istiyor?”  Herkes bir bahane bulup rüyamda tek tek ayrıldı ben elimi kaldırıp ben dedim ve yine oturdum… Normal hayatta da oturuyordum. ..

 Yazmak için kafamı toplayacağım kendime ait bir odaya, ekonomik rahatlığa  ihtiyacım vardı ancak hayatımın rutininde ben çok yoğundum!

Kendiniz  hayatın rutinin bozamasanız da  hayat bunu sizin için yapıyor. Dengenizi bozuyor; travma, hastalık kaza ya da ayrılık bir sebep buluyor…  

 Bana da  böyle  oldu. O zaman içimdekileri ifade edip yazmaya başladım. Kelimelerin gücünü gördüm. İfade ettikçe ortaya çıkıyorlar ve içinde bulunduğum bana göre kaosu yürünebilir bir yol haline getiriyorlar beni dönüştürüyorlardı.

 Rutinin , konfor alanımın dışına çıktığım da seçim hakkım olduğunu hatırladım çok şükür! –Ne tuhaftır kişisel gelişim ve psikoloji üzerine onca konuşuyoruz, konuştuğumuz kadar olmasa da, okuyoruz!!!  İş kendimize uygulamaya gelince ,fısssJ-

Farkına vardım ki ya olumsuz şeylere söylenmeye ve enerjimi onlara göndermeye harcıyordum. Ya hayat benden ben hayattan vazgeçecektim  ya da  bunu fırsat olarak değerlendirecektim. İç seslerim birbirlerine hiç huzur vermese de, ben ikincisini seçtim. Araya  annemin, kızımın, apartman yöneticisinin, su tesisatçısının,  bankanın, ev sahibinin  msn deki arkadaşlarımın, kahveye karışmış kızlarla yaptığımız dedikoduların sesleri de girdi….

 Kelimeler; dönüşümün habercisi kelebeğin  kanadında geliyorlar, bir an  için ışıkta o güzelim renkleri parlayıp sönüyor, tutup yakalarsam bana sırrını söylüyor,  yakalayamazsam pırrrr uçup gidiyorlardı… Tek yapmam gereken o kanat seslerini takip etmekti.

Gelen kelebeklerin kanat seslerinin izini sürmeye devam ettim.

Ve her gece yazılmak için oturulan bilgisayarın kapağı açılır açılmaz sesler de geliverdiler…

İç ses 1:  Fb’dan dan bildirim geldi baksana

İç ses 2: Hayır bakmıycam!

İç ses 1: Kızım baksana belki önemli bir şeydir !

İç ses 2: Bak orada kitap açık duruyor daha onu da okuyacağım

İç ses 3: Arada çay koy senin çalışacağın yok

İç ses 4 : Tırnaklarıma oje mi sürsem?

İç ses 2 :Hu huu nerdesin?  Hattan gittin yine!  Kayboluyorsun boğuluyorsun dikkat et!

İç ses 3 : Tabi çay da koymalısın her şeyi de halletmelisin bir de yazmalısın yazık sana’

İç ses 4: Boş işler yarın kredi kartının son günü sen kirayla birlikte ikisini nasıl ödersin onu düşün!

Kelebeğin Sesi : Denge, kanatlarıma bak, kalbini dinle, muhakeme,(pırrrr)

İç ses 1: Yarın yazarım

İç ses 2: Sakın!

İç ses 1: Kafam karıştı konsantrasyonum yok 

İç ses 2: Yazmaya başlayınca bir sevgiliyle buluşmak gibi,hepsini unutacaksın yeter ki tut şu kalemin elinden…

Kelebek Sesi:  Cebimde kelebekler (pırrr)

İç ses1: .Ya hu daha yazı yok başlık mı geldi?

İç ses 2: Yaz canım! Kaçmasınlar.

Yazdıkça anladım ki mükemmel diye bir yazı yok;  bazen yazıyorum beğeniyorum yayınlıyorum 3 gün sonra okuyorum olmamış. Olsun bir sonrakine bir basamak daha ileri taşıyor beni.

 Yazdıkça şifalanıyorum. Kendimden kaçmak istedikçe ertelemişim şimdi çözmek istedikçe yazıyorum.   

Yazmanın, resmetmenin,  dans etmenin, bir müziği icra etmenin bizden çıkıp sonsuzluğa gönderilen  ışıktan iplikler gibi bizi yaratıcının ruhuna , kozmosu bize bağladığını hissediyorum. Yeter ki kendi içimizde dengelenelim. Durduğumuz yeri, endişelerimizi korkularımızı bırakmak isteyip tuttuklarımızı önceliklerimizi bilelim. Bir kelebeğin  kanat mesafesi ömrümüz…  Dönüşümün habercisi kelebekler uçtukça  bir kelime notaya, nota resime,  resim başka bir çağrışımla dönüşerek ilham olacak başka diyarlarda hiç tanımadığınız birine,  kelebeklerin sevgiyle  birbirine değecek kanatları…

Şehime Gül Gözen/Temmuz 2017

donusyolu.net