Bir Ağız Tadıyla Delirmemişim Arkadaş…!

Bir Ağız Tadıyla Delirmemişim Arkadaş…!

Hayatımızda yaşadığımız olaylar, kazalar, travmalar, adaletsizliklerle karşılaştığımız da “ insan çıldıracak gibi oluyor, nefes alamıyor!” deriz de  gerçek değişimi  yaşamak için  o “Delilik anı”na ihtiyacımız olduğunu yeni  anladım. Yoksa oturduğumuz yerden söylenmeye bulunduğumuz durumdan sıkkınlığımız herkese anlatmaya, dilimizde olumlamalarla dolanıp, inşallah ve maşallahlar’la hayatı akşına bırakarak! yaşamaya devam ederiz.  …

Delirmek –normun dışına çıkmak-(Bana göre);

1-Başkasının onayına bağımlı olmamak

2-Başkalarının isteklerine göre yaşamamak -aile fertleri , en sevdiklerin de dahil!-ne kadar üzüleceklerini bilsen de kalbinin sesini dinleyip istediğini yapmak- bunun içinde o sesi her duyduğun da kendine ve çevrene mantıksız gelse de dürüst olmak-

3-Herhangi bir kurtarıcıya muhtaç olmamak!

3- Sevilmenin peşinde koşmamak

4- Yalnız kalmayı göze almak

5-Başkalarının hayatını manipüle etmeden istediğin hayatı yaşamak

6-İçinden gelen çağrıyı dinlemek ve gerçekleştirmek

 

Hayatımda bir sürü şeyin farkında olmama rağmen olduğum yerde sabit kaldığımı ve kımıldayamadığımı anladığımda, şimdiye kadar Neyi  yapmadım? diye düşündüm burnumun dikine dikine gitmişliğim çoktu  ancak fark ettim ki bir layıkıyla delirmemiştim arkadaş!...Dikine gitmeler hep başkasına kızgınlıktan, oturup kalmalar usturuplu olmaya çalışmaktan. Ben kimim? ne isterim? bunun için ne yapabilirim? Sorularının cevabı  35’lı yaşlardan  sonra  gelmeye başladı…

İlk delirme durumum eski eşimin parasını ödeyip aldığım arabayı “kullanamazsın!” demesiyle olmuştu. “Şimdi ehliyetin var ama deneyimin yok, sen sağa sola çarparsın bir de masraf çıkar” dedi.

Onun seyahate gitmesiyle birlikte ben masraf çıkarmaya karar verdimJ Soluğu bir sürücü kursunda aldım. Gündüzleri çalışıyorum, akşamları arabayı alıp sürücü öğretmenimle dolaşıyoruz…

 Kıştı hiç unutmuyorum Sabuncubeli’ne gittik ilk… Bilenler bilir; Manisa İzmir arasında  virajlı kamyonların sıklıkla gelip geçtiği şehirlerarası bir yoldur. İş çıkışı olduğu için hava kararmıştı, Bornova dan Manisa’ya doğru tırmanmaya başladığımız da  yolda buzlanma olduğunu fark ettim. Daha da çok korktum ancak o gün o yolu tırmanmasaydım sanırım bir daha hayat boyu araba kullanamazdım… Arabadan indiğim de bacaklarım tutmayacak kadar titriyordu. Arabayı kullanabildiğim için  çok mutluydum.

İkinci gün çıktığımız yol İzmir-Yeni Foça .  -Kurs öğretmenim de deliymiş şimdi düşününce! –Çıkış o çıkış ben üç gün sonra arabayla şirkete gittim. Aradan zaman geçip kaygım arttığında ise bıraktım kullanmayı. Aslında arabayı kullanmayı bırakmak “yaşam irademi” bırakmakla aynıydı.

Hayatımı anahtar teslim daha iyi idare edeceğini düşündüğüm ve benden daha güçlü olduğuna inandığım insanlara verdim. Öyle bir durum yoktu ama ben buna inanıyordum büyürken gördüklerime kadının bir adım geride durması gerektiğine inanmıştım…

Sonra bir gün sıkıldım yarattığım korkulardan korkmaktan, “Yaşamayacaksan aklına koyduğunu yapmayacaksan,  bu dünyaya neden geldin güzel kardeşim?” dedim kendi kendime.

Şimdi dönüp bakıyorum da yapmak isteyip yapmadığım kendimi frenlediğim, enerjimi istediğimi yapmaya yönlendirmek yerine,  bulunduğum ortama uyum sağlayamaya harcadığım zamanlar olmuş….

Ne zaman kendime geri dönmek istesem içinde bulunduğumuz bu olağanüstü kozmik oyunda önüme engeller çıkmış; kendimi yapamayacağıma inandırdığım düşünceler… elalem ne derler?.., yapılması gerekenler… mecburiyetler…  Ben yerimde kalmak için hepsini aktive etmeyi söylenenlere inanmayı seçmişim, korkmuşum! içimdeki var olanı dışarı çıkarmayı seçmek yerine ,  görünmeden sessizce hayatı biriktirip yaşamışım kendi köşemde.

Oyun alanını en iyi Tuman Show filmi anlatır; Truman (Jim Carrey) ilk doğduğun da  tüm hayatı bir tv kanalı tarafından satın alınarak tv programı olarak yayınlanan kişidir. Hayatındaki herkes senaryo gereği ordadır.  Truman tüm hayatının bir oyun olduğunu anladığın da en büyük korkusu olan denize açılarak ona dışarıdan mesajlar gönderen  sevdiği kadına ( kalbinin sesini sembolize etmektedir) ulaşmak için denizi geçmeyi göze alır. Oyun alanından çıkmak istedikçe çıkmasını ve gerçek yaşamına ulaşmasını engelleyen şeyler yaşar. ..Fırtınalar çıkar, kazalar olur, ilişkiler karışır. ..-Gerçek hayatta da bunun benzerini yaşarız biz kendi istediğimiz hayatı gerçekleştirmek için hareket ettikçe önümüze engeller çıkar ya da olduğumuz yerde kalmamıza neden olacak olaylar…- Ancak en sonunda Truman “bir çılgınlık anında” teknesine binip fırtınaya ve alabora olmasına rağmen oyun alanının dışına çıkmayı göze alır. Son sahnede teknesi tv kanalının yarattığı sahte gökyüzüne gider dayanır. Orası oyunun bittiği ve  kendi yaşam iradesiyle hayatına yeniden başladığı andır.

Bu yüzden Trum Show da ki son sahneyi çok ilham verici bulurum. …

 Olduğun yerde iyi hissetmiyorsan,  mutlu değilsen kalkıp o kapıdan dışarı çıkarak, arkada bırakıp tüm olması gerekenleri, eskiye ait duygu ve düşünceleri …

 O çılgınlık anında aklıma Truman Show un son sahnesi geldi ve  kendime şöyle dedim ;  “Bu hayat benim ve gerçekleştirmeye gidiyorum  eğer şu an oyun alanında bağlantıda olduğum kişileri bir daha görmem mümkün değilse iyi günler,  iyi akşamlar, iyi geceler….İzninizle!:)”

Şehime Gül Gözen

12 Ağustos 2017