Buradasınız
İYİ BÖYLE
Geçen gün aklıma” kendini kandırma kılavuzu” diye bir şey yazmak geldi . Bugün paylaşmak istedim çünkü insan yaşarken kendine oyun oynama ustası …bir şeyi istemiyor ama istediğini zannediyor başkasında görüyor heves ediyor ancak bedelini ödemek istemiyor. Değişimden korkuyor, sistemin dışında kalmaktan, onaylanmamaktan, deli denmesinden, göze batmaktan … Korkuları atalete dönüyor. Nazım, boşuna dememiş dünyada en yorgun olan heveskar gönüllerdir diye... Sonra istemeye istemeye sırf o durumun dışına çıkmamak için “iyi böyle” diyor
Ben hayatımda “ iyi böyle” dediğim aslında öyle düşünmediğim karar noktalarının, hayatın getirdiği kavşakların, dönemeçlerin minik bir listesini yaptım. O minik şeyleri değiştirdiğim de hayatım da değişti
Ertelediğimizin kendi yaşamımız olduğunu hatırlayıp kıymetini bilelim diye…
Üniversitede istemeye istemeye İletişim Fakültesine giderken, tekrar sınava girsene diyenlere
Üniversite bitince trenyoluyla Avrupa yı dolaşabilirsin diyenlere
Evlenmeden önce nişanlıyken 19 kere yüzüğü atıp geri taktığımda neden evleniyorsun diyenlere
Yaptığım isten keyif almadığımda değiştirmek yerine söylenmeyi seçtiğim de
Hobi edinmek yerine yeterince eğlendirilmediğim zaman sen nenden sevdiğin şeyleri yapmıyorsun hep birini bekliyorsun diyenlere
Evlendikten sora bir sürü sorun varken devam ettirdiğim de soranlara..
Sonra baktım ki zaman akıp gitmekte ve istediğimle yaptığım birbirini tutmuyor şeytanın bacağını bir yerde kırmak gerek, beni kurtaracak sihirli değnek, beyaz atlı prens, mucizevi çözümler asla gelmeyecek çünkü onların hepsi zaten ben de…
Şimdi de söylüyorum bir farkla, başka işin gücün mü yok neden bu kadar kendinle uğraşıyorsun, çözmeye çalışıyorsun her şey de sende mi ? başkalarının anlattıklarını dinlemekten yorulmuyor musun? diyenlere.
Hayatı ertelemek ne demek biliyorum ve kendimi defalarca mantıklı! sebep sonuçlar sunarak kandırdığım için insanın kendini istemediği yerde nasıl kandırarak tutsak bırakabileceğini de..
Şimdi gerçekten yürekten
İyi Böyle;)
Bu duruma da en çok Bülent abim gider.
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah, gözyaşı
Ne şebnem görmüştür ne kırağı tanır
Ama iyi konuşur, kitap gibi
Rastgele çiçeklere şöyle bir bakar
Cansız cam ardından, tül perdelerden
Pencere önü çiçeğine
Ne mecburen güneş ne karakış
Ne dopdolu bahar ürpertisi
Zorlu bir rüzgarla boynu hiç kıvrılmaz
Haylaz çocuklarca hiç koparılmaz
Gece çökünce açılır lambalar
Öteki çiçekler ay ışığındalar